SELÇUKLU EL BOMBASI – SELJUK HAND GRENADE
Girland Kültür Ve Sanat Galerisi koleksiyonunda bulunan ve müzeye kayıtlı olan Selçuklu Dönemi El Bombasının yüksekliği 10,2 cm , göbek çapı 8.8 cm , ağız çapı 24,56 mm, delik çapı 5,59 mm , delik derinliği 9 cm , ağırlığı 451 gr.dır. Dibe doğru daralan armudi gövdelidir. Şişkin omuzlu , yuvarlatılmış sivri diplidir. Askı
tutamağı kalınlaştırılmış ağız kenarlı ve ortasından yuvarlak deliklidir. Tutamağın altında , omuz üzerinde konsantrik daire biçiminde yiv süsleme vardır. Gövde üzerinde çarpı motifi kazınmıştır. Yekpare taş ve içi tamamen boşaltılmış olan bu obje Hasankeyf menşelidir.
Yapılan araştırmada; Sivas Müze Müdürlüğü ve Cumhuriyet Üniversitesi Arkeoloji Ve Sanat Tarihi Uygulama Ve Araştırma Merkezi tarafından Buruciye Medresesi ile Kale Camii arasında ki kazı çalışmaları sırasında 18 Temmuz 2008 tarihinde
Selçuklu Dönemine ait seramik atölyesi ile burada pişmiş topraktan yapılmış yüksekliği 10,1 cm , gövde çapı 8 cm , ağız çapı 2.7 cm , ağız delik çapı 0,7 cm olan Anadolu Selçuklu dönemine ait el bombası şeklinde çok sayıda kap bulunduğu, ayrıca hristiyan kimselere ait olduğu tahmin edilen iki insan iskeletine rastlandığı, Selçuklu Parkı Arkeolojik Kazısı ile ilgili bir rapor ve fotoğraf albümü yayınlandığı, ayrıca Sivas Müzesi dahil Ankara Etnografya, Antalya, Konya ve Kütahya müzelerinde de daha önce bulunmuş benzer kapların olduğu öğrenilmiş, ancak dönemi ve işlevi ile ilgili bir fikir
birliğine varılamamıştır. Bu nedenle kayıtlarda kürevi konik formlu kap, ağırlık, koku kabı, el bombası gibi değişik tanımlamalar yapılmıştır. Bunların bazıları şekil bakımından birbirlerine benzerlik göstermesine rağmen kullanım amacına göre bazı farklılıklar mevcuttur.Örneğin ağırlığın içi doludur, koku kabının delik çapı daha geniştir. El bombasının geçmişi 6.yüzyıla kadar gitmektedir. Özellikle Bizans dönemine ait çok sayıda örnekleri mevcuttur ” Byzantine terracotta hand grenade ” . İstanbul’un fethi sırasında Bizanslıların Osmanlılara karşı bu el bombalarından kullandığı
bilinmektedir. Genellikle pişmiş topraktan ” terracotta ” yapılan bu el bombaları günümüzde ki molotof kokteyli gibi yangın çıkarmak amacıyla da kullanılmış olup ” Greek Fire – Rum Ateşi veya Yunan Ateşi ” olarak adlandırılmıştır. Osmanlı Devleti’nin askeri teşkilatında 16.yüzyılda humbara yapan ve bunu kullanan Dünyanın ilk havan topu sınıfı olan Humbaracı Ocağı kurulmuştur. Humbaracılar Osmanlılarda eskiden beri mevcut olup, bir kısmı Cebeci bir kısmı Topçu Ocağına bağlıydılar.Humbara demir veya tunçtan dökülmüş yuvarlak ve boş olan içine patlayıcı maddeler doldurulup havan topu veya elle atılan bir tür bombadır.